Tanzimat Dönemi Tiyatrosu ve Temsilcileri
Tanzimat dönemi Türk tiyatrosu; Batılılaşma hareketi doğrultusunda “Batılı anlamda” tiyatro eylemi ile edebi tiyatronun başlayıp kurulduğu İstibdat Dönemiyle birlikte son bulan tiyatro dönemi. Tanzimat Tiyatrosu “devşirme” ve “uyarlama” Batı tiyatrosu olmakla birlikte ilk edebi ve kurumsal Türk tiyatrosudur da. Tanzimat Dönemi’nde ilk kez tiyatro yapıları ve tiyatro toplulukları kurulmuş; edebi tiyatro olarak çeşitli tiyatro türleri ve müzikli tiyatro örnekleri verilmeye başlamış; drama kuramı ve tiyatro eleştirisi yer almıştır. Batılı-Doğulu ikiciliğini ve onunla gelen çelişme ve tartışmaları kendinde barındırmış olan Tanzimat Tiyatrosu’nda başta komedya (dolantı komedyası töre komedyası karakter komedyası) olmak üzere manzum oyun (romantik tragedya) tarihsel oyun melodram duygulu oyun romantik oyun ve fantezi oyunu gibi Batı tiyatrosunun birçok türleri uygulamaya konarak yerli bir içeriğe oturtulmak istenmiş; oyunların eğlendirici olmanın yanı sıra eğitici eleştirici işlevsel ve yararcı olmasına çalışmış; genellikle da ahlak kurumu çerçevesinde aile ilişkileri ile yurt sevgisi başlıca konular olarak ele alınmıştır. Şinasi Namık Kemal Ali Bey Ahmet Mithat Efendi Recaizade Mahmut Ekrem Ebuzziya Tevfik Abdülhak Hamit (Tarhan) Feraizcizade Mehmet Şakir Ali Haydar Teodor Kasap ve Ahmet Vefik Paşa gibi Tanzimat Tiyatrosu’nun “iki ucunu bir araya getirme çabası”nı gösteren oyun yazarları Güllü Agop Mınakyan Fasulyacıyan ve Ahmet Fehim gibi tiyatro adamlarıyla ortak çalışmalara girişerek Türk dilinde bir sahne sanatının tiyatro edebiyatı eşliğinde gelişmesine hizmet etmişlerdir. Öte yandan tiyatro toplulukları düzenli ve sürekli gösterilere yönelerek halkın ve Saray’ın tiyatro sanatına ilgisini çekmeyi başarmışlar; başlıcalıkla da Osmanlı Tiyatrosu (Gedikpaşa Tiyatrosu) ve Bursa Tiyatrosu gibi tiyatrolar Tanzimat döneminin “tiyatro okulları” haline gelmiştir. Yine Batı etkisinde geleneksel tiyatro kökenli tuluat tiyatrosunun ortaya çıkması (Abdi Efendi İsmail Efendi Kavuklu Hamdi Kel Hasan Efendi Naşit) müzikli tiyatroların kurulması ve bunun yanı sıra Saray tiyatrolarının etkinliğe geçmesi tiyatronun bir kurum olarak toplumda (başlıcalıkla İstanbul) yerleşmesini hızlandıran olaylar olmuştur. Tanzimat döneminde oyunculuk (tuluat tiyatrosu dışında) edebi tiyatro olarak Ermeni oyuncular tarafından yürütülmüş; tiyatro tekniği yabancılar (İtalyanlar) tarafından gerçekleştirildiği gibi sahneleme ve sahne tekniği de düşük düzeyde olmuştur.
SİNASİ İbrahim
(1826 İstanbul - 1871 İstanbul): Türk oyun yazarı şair gazeteci. Paris’te maliye okudu Meclis-i Maarif üyesi oldu (1853- 54) (Agah Efendi’yle birlikte) Tercüman-ı Ahval (1860) sonra da Tasvir-i Efkar (1862) gazetelerini çıkardı Paris’e gitti (1865-69) döndüğünde basımevi işleriyle uğraştı. Yenilikçi edebi tiyatronun öncüsü sayılan Şinasi Tanzimat döneminde Batılaşma hareketinin aktarmacılığına ve kopyacılığına “Asya’nın akl-ı pir ile Avrupa’nın bikr-i fikrini imtizaç ettirme” gibi bireşimci bir düşünceyle karşı çıkmıştır. Şinasi yazdığı tek oyun olan Şair Evlenmesi’yle (1860) tarihe geçmiştir. Şinasi bu oyunuyla eski düşünce ve yaşam tarzını eleştiren meşrutiyete yönelik bir edebiyat başlatmakla yenilikçi tiyatronun; geleneksel sözlü tiyatro yerine yazılı oyun türünü getirmekle edebi tiyatronun; toplumu nesnel ve gerçekçi bir gözle eleştirel bir bakışla vermesiyle gerçekçi tiyatronun; oyunun içeriğini halka dayandırması oyun konusu ile kişilerini halktan alması ve halk dilini kullanmasıyla da halk tiyatrosunun öncülüğünün yapmıştır. Öte yandan göstermeci biçimi kullandığı kadar; cinaslı sözler ağız taklitleri ve tekerleme gibi dil özelliklerini kullanışıyla kültür mirasının da bir özümlemesini yapmış bunları Batı tiyatrosunun dramatik-teknik özellikleriyle birleştirmeye çalışmıştır.
NAMIK KEMAL
(1840 Tekirdağ - 1888 Sakız Adası): Osmanlı oyun yazarı romancı şair gazeteci düşünce adamı. Babası Saray’ın müneccimbaşılarından olan Namık Kemal Babıali Tercüme Odası’na girdi Tasvir-i Efkar gazetesini yönetti (1865) Yeni Osmanlılar Cemiyeti’ne katıldı gazetesi kapatılarak Erzurum’ a vali yardımcısı olarak atandı görevi yerine getirmeyerek Paris’e gitti Yeni Osmanlılar hareketi içinde etkinliklerde bulundu; çağrı üzerine İstanbul’a döndü (1870) düşüncelerinden dolayı İstanbul'dan uzaklaştırılarak Gelibolu'ya atandı Vatan Yahut Silistre oyununun oynanmasında çıkan olaylar yüzünden Magosa’ya sürgün gönderildi (1873) 1. Meşrutiyet’in ilanından sonra İstanbul’a döndü Anayasayı hazırlayanlar arasında yer aldı Meclis’in kapatılmasından sonra 5 ay tutuklu kaldı Midilli Rodos ve Sakız Adası’na mutasarrıf olarak atandı (1887). Tanzimat dönemi Batılılaşma hareketinin başlıca temsilcilerinden olan Namık Kemal içinde hem Doğu hem Batı uygarlıklarının öğelerine yer veren eklektik yapıdaki Tanzimat düşüncesi doğrultusunda ürünler vermiş Türk tiyatrosuna “edebi tiyatro” (Batı tiyatrosu) türünü getirmiş Hugo örneği ve doğrultusunda romantik tiyatronun ve özgürlükçü hareketin bir temsilcisi olmuştur. Namık Kemal hayatı “tasvir etmediği” “güzel söz terbiyesi olmadığı” “yüksek duygu ve fikirleri temsil etmediği” “yalnızca güldürdüğü” ve “edepsizlik” olduğu gerekçesiyle (geleneksel) Türk tiyatrosunu “tiyatro nevine” koymayarak edebi tiyatroya yöneldiği kadar “maksat millete olan vatanperverlik duygusunu tasvir yoksa tiyatro yazmakla maharet göstermek” olmadığı düşüncesiyle tiyatroyu romantik özgürlükçü düşünceleri için bir araç olarak almış; bu düşünceleriyle de Ahmet Mithat ve Teodor Kasap gibi halk tiyatrosundan yana yazarlarla tartışmaya girmiştir. Namık Kemal edebi romantik tiyatro doğrultusunda aşk onur ve Vatan sevgisini başlıca temalar olarak almıştır. Namık Kemal’in oyunları şöyle gösterilebilir: vatan sevgisinin kişisel mutluluktan önce geldiği düşüncesini işleyen Vatan Yahut Silistre (1873) onur sorunu üstünde odaklaşan Akif Bey (1874) tarihsel bir oyun olan Celalettin Harzemşah (1876) zorba yönetime karşı çıkışı konu edinen Gülnihal (1875) duygulu bir oyun olan Zavallı Çocuk (1874) romantik bir acıklı oyun olan Kara Bela (1908). Namık Kemal’in tiyatro üstüne çeşitli yazıları da vardır.
AHMET MİTHAT
(1844 İstanbul -1912 İstanbul):
Osmanlı oyun Yazarı romancı düşünce adamı; Tanzimat Dönemi’nin başlıca temsilcilerinden. Devlet memurluğuna Rusçuk’ta başladı; Tuna Gazetesine daha sonra da Bağdat‘ta Zevra Gazetesine başyazar oldu; 1871 de İstanbul’a yerleşerek evinde küçük bir basımevi kurdu; gazetelere yazıyor kendi de gazete çıkarıyordu. 1873’te Rodos’a sürüldü 1877’de Vakayi Gazetesi ve Matbaa-i Amire Müdürü oldu 1877’de Tercümanı Hakikat Gazetesini çıkardı; 1908’de gazeteciliği bırakarak Darülfünün’da tarih felsefe okuttu. Aydınlanmacı ve halkçı bir reformcu olan Ahmet Mithat çağdaş Avrupa kültürünün özümsenmesi ve çağdaş gelişme ve düşünce tarzının yerleşmesi doğrultusunda özellikle tiyatroya büyük bir önem vermiş tiyatroyu kendi düşüncelerini yayma aracı olarak alarak tiyatronun geniş halk kitlesi üzerindeki eğitici işlevini savunmuştur. Bu anlayışla yazılmış oyunları eskimiş ahlak ve düşünce tarzını inanış ve göreneklerini güldürü içinde sergileyerek eleştirir: Eyvah (1873) Açık Baş (1879) müzikli bir oyun olan Çengi yahud Daniş Çelebi (1884). Ahmet Mithat’ın Fransa’da geçen Ahz’ı Sar yahud Avrupa’nın Eski Medeniyeti (1874) ve Hükm-i Dil (1875) adlı oyunları ile bir İran söylencesini işleyen Fürs-i Kadimde bir Facia yahud Siyavuş (1885) adlı oyunu feodal ahlak ve düşünce tarzını eleştirir; Çerkez Özdenleri (1884) ise yine eskimiş göreneklerin kurbanı olan insanların yazgısını işler. Çengi yahud Daniş Çelebi gibi Çerkez Özdenleri de (Çerkez propagandası yapıyor savıyla) yasaklanmış oynandığı tiyatro gencilerce yakılmıştır. Ahmet Mithat daha başka oyunlar yazmışsa da bunların yalnızca adları günümüze kalmıştır.
AHMET VEFİK PAŞA
(1823 İstanbul - 1891 İstanbul): Osmanlı tiyatro adamı: Yazar uyarlamacı tiyatro yönetmeni; Tanzimat tiyatrosunun başlıca temsilcilerinden; Bursa Tiyatrosu (1874-1882) Türk Moli Tiyatro Okulu’nun kurucusu; dil uzmanı ve devlet adamı. Öğrenimini Paris’te tamamladı yurda döndüğünde Tercüme Odasına girdi; Tahran Paris elçisi iki kere Maarif Nazırı Meclisi i Mebusan Reisi Bursa Valisi iki kez de Sadrazam olarak Osmanlı Devleti’nin en üst düzey görevlerinde bulundu. Ne yerli yapıtlara ne de yalnızca yabancı yapıt çevirisine dayanan bir tiyatro kurulacağı düşüncesiyle bütünüyle benimsediği Moli oyunlarının töre ve dolantı komedyası örgüsünü yerli bir içeriğe oturtarak bir “uyarlama tiyatrosu” yapma yolunu seçti: Zor Nikah (1869) Zoraki Tabib (1969) Tabib-i Aşk Dekbazlık Meraki Azarya Yorgaki Dandini; bu arada yine Moliere’den koşuklu çeviriler yaptı: Adamcıl Tartüf Savruk Kocalar Mektebi Kadınlar Mektebi Okumuş Kadınlar; İnfial-i Aşk Don Civani Dudu Kuşları gibi oyunları küçük değişikliklerle düzyazıya aktardı. Türk diline büyük önem vererek halkın konuşma diliyle ve hece ölçüsüyle yazması oyunlarının halk tarafindan benimsenmesinin başlıca nedeni olmuştur. Bursa’da valiliği sırasında kurdurduğu tiyatronun dramaturjik ve teknik sorunlarıyla olduğu kadar oyuncuların yetişmesi ve izleyicinin eğitilmesiyle de yakından ilgilenmiş; tiyatro etkinliklerinin yurda yerleşmesine önemli katkılarda bulunmuştur. Ayrıc Fenelon V.Hugo ve Sage gibi yazarlardan çeviriler yapmış olan Ahmet Vefik Paşa’nın Arslan Avcıları yahud Hak Yerini Bulur (1887) adlı bir de oyunu vardır.
RECAİZADE Ekrem
(1847 İstanbul-1914İstanbul): Osmanlı oyun yazarı şair mancı hik eleştirmen. Namık Kemal’le Tasvir-i Eflc çıkardı Şurayı Devlet üyesi oldu Mülkiye ve Galatasaray Lisesi’nde öğ retmenlik yaptı Ayan üyesi olarak yer aldı. Tanzimat tiyatrosunun adlarından olan Recaizade önce Fransız edebiyatından alınma yabancı çevrede geçen ve “kitapça konuşan” oyunlardan sonra töresel konular ile ulusal dil ve göreneklere yönelmiştir: Bir melodram olan Afife Anjelik (1870) Atala (1873) duygulu oyun olan Vuslat (1874) do lantı komedyası olan
Çok Bilen Çok Yanılır(1875).
TARHAN Abdülhak Hamit
(1852 İstanbul-1937 İstanbul): Türk oyun yazarı şair. Robert College’de okudu babıali Tercüme Odasına girdi (1865) Paris’e elçilik katibi atandı (1876-78): Bombay başkonsolosu (1883); Londra elçiliği Başkatibi (1886) ve müsteşarı (1897) Brüksel elçisi (1908-12) ve milletvekili (1928) olarak görev yaptı. Tanzimat Dönemi’nin “şair-i azam”ı olarak ünlenen Tarhan Batı tragedyalarına öykünen daha çok okunmaya yatkın oynanmaya elverişli olmayan oyunlar yazmış; Shakespeare Racine ve Corneille tragedyaları örneğinde bu tragedyalara özgü konuları romantik tiyatronun coşkunluğu içinde yapay bir tarihsellik ve karışık bir (aruz hece) koşuk-düzyazı diliyle aktarmıştır. Tarhan’ın gizemci milliyetçi düşün enin temellik ettiği gerçeklikten uzak romantik ve psikolojik tragedyalarının düşünce yapısındaki belirsizlikten gelen tutarsız bir dramatik yapısı ve üslubu vardır. Olgu birliğinin ve dramatik eylemin olmayışı olayların söze dayanması oyun kişilerinin “tasarımsal kişiler” olması ve oyun dilindeki düzensizlik Tarhan’ın tragedyalarını güçsüzleştiren başlıca etmenlerdir: Tarhan’ın Namık Kem etkisiyle kaleme aldığı tarihsel oyunları ile Ahmet Vefik Paşa’nın uyansıyla “yerli” olmayı amaçlayan ilk oyunları dışında birer” tasvir-i hayal” ürünü olan oyunlarının konuları ya yabancı ülkelerden ya da geçmiş çağlardan alınmadır. Tarhan’ın daha çok ahlaka hizmet ettiğini sandığı İslam-Osmanlı-Türk tarihiyle donanmış ama başka ulusların kahramanlık ve siyasetiyle ilgili özellikler taşıyan oyunları (kendisinin de belirttiği gibi) “seçkin” bir anlayışla yazılmıştır. Tarhan’ın oyunları şöyle gösterilebilir: (Koşuk diliyle yazılmış oyunlar): Kral Eşber’in kız kardeşinin Büyük İskender’e aşkını işleyen Eşber (1880); Türk geçmişini ele alan İlhan (1913) Turhan (1916) ve Hakan (1935); Asur dönemine giden ve Byron’dan esinlenen Sardanapal (1915) Arap İspanyası’nda geçen Tezer yahut Melik Abdallahüs sagir (1880) Corneille’in Le Cid’inden esinlenen Nesteren (1876) Corneille’in Cinna‘sını anımsatan Liberte (1913); (düzyazı diliyle yazılmış oyunlar) Kaşmir’de geçen Macera-yı Aşk (1873) İçli Kız (1875) Sabr ü Sebat (1874) İngiliz subayın Hintli kıza olan aşkını ele alan Duhter-i Hindu (1875) İspanya’nın Araplarca fethini veren Tarık yahut Endülüs Fethi (1879) İbn-i Musa yahut Zat-ül Cemal (1917) Shakespeare’in Othello ve Macbeth oyunlarından esinlenen Finten (1818) Hindistan ve Afganistan’da geçen Zeyneb yahut Tecrübe-i Kader (1906) İspanyollara tutsak düşen bir Arap kızını veren Nazife (1887); (düzyazı-koşukla yazılmış) 1. Dünya Savaşı’na ilişkin Yadigar-ı Harp (1919).
FERAİZCİZADE Mehmet Şakir
(1853 Bursa-1911 Bursa): Osmanlı oyun yazarı. Bursa yerel gazetesini çıkardı lise öğretmenliği yaptı özel basımevi. kurdu Bursa’nın ilk dergisini çıkardı Türk dili üzerine çalışmalar yaptı. Bursa Tiyatrosuna edebi danışman ve diksi yon hocası oldu. “Türk Moliere'i olarak görülen ve Ahmet Vefik Paşa’nın Moliere uyarlamaları ve çevirileri etkisinde komedyalar yazmış olan Feraizcizade’nin oyunları olay örgüsünün sağlamlığı oyun kişilerinin canlı çizimi halk dilinin zenginliğinden yararlanışıyla öne çıkar: İlk oyunu olan Evhami (1881) miras güldürüsü olan İcab-ı Gurur yahut İnkilab-ı Muhabbet (1883) çöpçatanlık çevresinde olayların geçtiği Teehhül yahut ilk Gözağrısı (1884) ve İnatçı yahut Çöpçatan (1884) Moliere'in Tartuffe’ünü anımsatan bir oyun kişisini eksen alan Kırk Yalan Köse (1884) ve Yalan Tükendi (1884).
ALİ BEY
(1844) İstanbul - 1899 İstanbul): Osmanlı oyun yazarı devlet adamı; Tanzimat tiyatrosunun temsilcilerinden; ‘Direktör’ adıyla da anılır. Babı Tercüme Odası’nda çalıştı Trabzon Valiliğinde bulundu (1890-1893) Düyünu Umumiye Direktörlüğü’ne atandı; Diyojen adlı yergi dergisini kurdu (1872’de kapatıldı). Gedikpaşa Tiyatrosuna kendi yazdığı çevirdiği birçok yapıt kazandırmış olan Ali Bey tiyatronun sahibi Güllü Agop Efendi‘ye yardım ederek oyuncuların dilinin sahne tekniğinin düzelip gelişmesinde etkin bir rol oynamıştır. Tanzimat uyarlamacılığının genel eğilimi içinde dolantı komedyaları yazmış Batı komedyalarından uyarlama (Tosun Ağa 1870 Moli ; Ayyar Hamza 1871 Moli ve çeviriler yapmıştır. Belli bir toplumsal ah laksal sorunu ele almaktan çok eğlendirmeyi amaçlayan Batı komedyası örgüsü içinde yerli yaşamı vermeyi çalışan oyunlarının önemli yanı dilde sadeleşme; halk deyişi ve konuşma diline yönelmesidir: Kokona Yatıyor (komedya 1870) Misafiri İstiskal (komedya 1872) Geveze Berber (komedya 1873) Letıi fet (1897 müzikli oyun). Cesaret Ana Brecht). 1 988’de İstanbul Şehir Tiyatroları’na bağlı Tiyatro Araştırma Labora tuvarı’nı kurdu; bugün için burada eğitmenlik yapmaktadır.
ALİ HAYDAR
(1836 Mihaliç - 1914 İstanbul):
Osmanlı oyun yazarı. Özel eğitim gördü Pa ris’te elçilik k olarak görev yaptı (1857- 61) Babı Evrak Müdürü oldu; Cemiyet-i Ki tabet adlı bir dernek kurdu bu derneğin ya yın organı Mecmua-i İber-i İıı tibah adlı der giyi çıkardı. Ali Haydar Tanzimat döneminde ilk kez tragedya türünü denemiş ya zardır; “Şiirimize bir trajedi yolu açtım” dediği Sergüzeşt-i Perviz (1866) ilk koşuklu oyunlar dandır; burada bir mirasyedinin yoksul düş mesi anlatılır. İkinci koşuklu oyunu İkinci Er sas (1866) bir S hükümdarının iki karısı arasındaki kıskançlığı konu edinir ve bir cina yetle biter. Ali Haydar’ın her ikisi de Gedik- paşa Tiyatrosu’nda oynanmış bu iki tragedya sından başka bir de koşuklu komedyası (Rüya Oyunu 1875) vardır.
ALLIO Ren (Marsilya 1924): Fransız sahne tasa nmcısı. Villeurbanne’da Th de la Cit de yönetmen Planchon’la birlikte çalışmalarıyla tanınır: IVHenry (Shakespeare 1957) Geor ges Dan din (Moli 1961) Schweyk in zwe iten Krieg (Brecht 1961) Tartuffe (Moli 1962) Berenice (Racine 1970). Piscator (Savaş ve Barış) Visconti (“İzmirli Empre zaryo” Goldoni) W.Gaskill ve Piccolo Teatro ile de çalışmış olan Allio Berliner Ensemble in etkisinde ürünler vermiştir. Allio’nun sahne tasarımı üçlü bir özellik özellik gösterir:
Sanatsal buluş anlatısal ve estetik bir söylem ve teknik uygulayım. Sinema için de çalışma lar yapmış olan Allio opera sahne ve giysi tasa rımı da gerçekleştirmiştir (Attila 1982 Verdi).
KASAP Teodor
(1835 Kayseri - 1905 İstanbul): Osmanlı oyun yazarı. Babasının ölümünden sonra İstanbul’a geldi Kuruçeşme Rum Ortaokulu’nda okudu bir Fransız Subayı tarafından Fransa’ya götürüldü (1856) Paris’te öğrenimini ilerletti İstanbul’a dönünce gazetecilik yaşamına atıldı gülmece dergileri yayınladı (başlıcalıkla Diyojen 1873) yazılarından ötürü hapse mahkum oldu (1877) Avrupa’ya kaçtı Saray’ın izniyle İstanbul’a döndü ölümüne kadar mabeyn kütüphanecisi olarak Saray’da görevlendirildi. Tanzimat dönemi tiyatro yazarlarından olan Kasap Batı taklitçiliğine ve Güllü Agop’un tutumuna karşı çıkarak tiyatronun ancak kendi ülkemiz gerçekleri içinde yoğrulabileceğini ve tiyatronun bir “ahlak okulu” olduğu düşüncesini savunmuş; kendimize has bir tiyatronun kurulmasına çalışarak orta oyunu geleneğine yönelmiş orta oyununu sahneye uyarlama yoluna gitmiş; halk dili ve söyleyişine önem vermiştir. Kasap’ın üç oyunu Moliere komedyalarının uyarlamalarıdır: Pinti Hamit (1873) İşkilli Memo (1874) Para Meselesi (1875); dördüncü oyunu ise Lükresya Borciya’dır (1875).
GÜLLÜ AGOP
(1840 İstanbul-1902 İstanbul): Osmanlı tiyatro yönetmeni ve oyuncu; Tanzimat dönemi tiyatrosunun önde gelen tiyatro adamlarından. Balıkhane’de görevli olarak çalıştı tiyatroya yöneldi; Vartovyan (Güllü) soyadıyla Ermenice oyunlar veren Şark Tiyatrosu’nun yöneticisi ve oyuncusu oldu (1861) İtalyan yönetici Asti’den dersler aldı; Izmir’e giderek Ermenice gösteriler veren bir başka amatör topluluğu yönetti; İstanbul’a dönerek Türkçe oyunlar sahnelemek amacıyla Gedikpaşa Tiyatrosu’nu kiralayarak Osmanlı Tiyatrosu’nu (Tiyatroyu Osmani) kurdu; tiyatro Fuzuli’nin Leyla ve Mecnun uyarlamasıyla açıldı (1869); Ermeni oyuncuların Türkçe söyleyişlerini düzeltti yabancı oyunları Türkçe çevirilerini sundu Türkçe gösteriler verme ayrıcalığını Sadrazam Ali Paşa’dan aldı (1870) Tanzimat döneminin Namık Kemal Recaizade Ekrem Ali Bey Ebuzziya Tevfik Ahmet Mithat Efendi gibi başlıca yazarlarını ve Ahmet Vefik Paşa’nın Moliere uyarlamalarını sahneledi (1870-80); 1876’da 1. Meşrutiyet’ten sonra Osmanlı Tiyatrosunun (Padişah Abdülaziz’in yasaklamalarından kurtularak) yeniden canlılığa kavuşmasıyla birlikte 1880’lerdeki İstibdat döneminin baskıları karşısında Gedikpaşa Tiyatrosu’ndan ayrıldı (1881); Şehzadebaşı’nda kiraladığı bir sahnede Türkçe yapıtlar sundu; 1882’de ise II. Abdülhamid’in buyruğuyla Muzik-i Humayun’a alındı yaşamının sonuna kadar Saray Tiyatrosu’nda kaldı.
MINAKYAN
(1837 İstanbul - 1920 İstanbul): Osmanlı tiyatro adamı: oyuncu yönetmen yönetici çevirmen eğitmen. Tanzimat tiyatrosundan Meşrutiyet tiyatrosuna geçici temsil eden Mınakyan Gedikpaşa Tiyatrosu’nun yıktırılmasından II. Meşrutiyet’e kadarki yerli oyunların yazılmış olduğu süre içinde Türk dilinde tiyatro eylemininin sürmesini sağlamış Batı tiyatrosu anlayışında uygulamaların çoğullaşmasına önderlik etmiştir. İlk kez 1862’de Naum Tiyatrosu’nda oyuncu olarak sahneye çıkmış; Tanzimat döneminin çeşitli tiyatrolarında özellikle de Güllü Agop'un Osmanlı Tiyatrosu'nda çalışmış; kendi topluluğu olan Osmanlı Dram Kumpanyası’nda başlıcalıkla çeviri melodramlardan oluşan bir oyun dağarcığı uygulamıştır. 1908’den sonra Donanma Cemiyet Tiyatrosu’nda eğitmen olarak çalışmış 1912’de 50. sanat yılını kutlamış 1914’te Darülbedayi’ye öğretmen olarak atanmıştır.
FASULYACIYAN Tomas
(1843 İstanbul - 1901 İskenderiye): Osmanlı tiyatro yönetmeni yönetici ve oyuncu; Tanzimat tiyatrosunun temsilcilerinden. Hasköy amatörleri arasında sahneye çıktı Ermenice oyunlar oynayan Şark Tiyatrosu’na girdi 1862’de Ekşiyan’la birlikte İzmir turnesine katıldı; Trabzon ve Kafkasya turneleri yaptı; İstanbul’a dönünce Aziziye Tiyatrosu’nda gösteriler yaptı; Güllü Agop’un yanında Osmanlı Tiyatrosu’nda çalıştı; 1879’da Ahmet Fehim ve Küçük İsmail’in bulunduğu toplulukla Bursa’ya gitti Ahmet Vefik Paşa tiyatrosunda oynadı; Balkan kentlerini gezdikten sonra dönüşünde yine bir topluluk kurarak Samsun ve Tekirdağ’da turneler yaptı daha sonra Romanya ve Bulgaristan’da gösteriler sundu; Paris’e gitti dönüşünde İskenderiye’de kaldı.
AHMET FEHİM
(1857 İstanbul - 1930 İstanbul):
Türk tiyatro adamı: Tiyatro yöneticisi tiyatro yönetmeni sahne tasarımcısı oyuncu ve eğitmen; Tanzimat tiyatrosunun önde gelen kişilerinden. Güllü Agop ve Fasulyacıyan topluluklarında oynadı; Osmanlı Komedi ve Vodvil Heyeti’ni kurdu; Osmanlı Dram Kumpanyasına girdi; 1908’den sonra kurduğu topluluklar kısa ömürlü oldu. Ölçülü bir komedya oyuncusu olarak ağırlık kazanan Ahmet Fehim ilk blok dekor düzenini Bursa Tiyatrosu’nda gerçekleştirdi. Girdiği ya da kendi kurduğu tiyatro topluluklarında yönetmenlik yaptı. Çıktığı gezileriyle tiyatroyu Anadolu’ya tanıtmaya çalıştı. Sahne yapımı tasarımı ve giysi çizimiyle uğraştı tiyatro yapılarının kurulmasında emeği geçti. Daha sonra Tepebaşı ve Donanma Cemiyeti Tiyatroları’nda çalışmalarını sürdürdü. 1914’te Antoine’nın çağrısı üzerine Darülbedayi komedya uygulama öğretmeni oldu. Vakit Gazetesinde yayınlanan (1977) anıları Tanzimat’tan bu yana tiyatro yaşamını ve sorunlarını anlatan önemli bir tiyatro tarihi belgesi niteliğini taşır.
ABDİ EFENDİ / ABDÜRREZAK
(1853 İstanbul-1914 İstanbul):Osmanlı tiyatro adamı ve ortaoyunu oyuncusu; tuluat tiyatrosunun başlıca kişilerinden. Ortaoyununda Kavuklu rolüne çıkan ve İbiş tipinin yaratıcısı olan Abdi Efendi Handehânei Osmani topluluğunu kurdu; tuluat tiyatrosunu gerçekleştirdi; Mınakyan yönetiminde Osmanlı Tiyatrosu’nda çalıştı; Saray Tiyatrosu’na alındı; Yıldız Sarayı’nda Yıldız Tiyatrosu’nu kurdu (Vatan yahut Silistre Namık Kemal).
ISMAİL EFENDİ(1854-1928): Osmanlı Türk tiyatro yöneticisi ve ortaoyunu oyuncusu. “Küçük” adıyla anılan İsmail Efendi Kavuklu Kör Mehmet’in yanında tiyatroya başladı; Kavuklu Hamdi’nin Pişekarlığını yaptı; Sarayın Karagözcübaşısı Yusuf Efendi’ye çıraklık etti; kendi tuluat topluluğunu kurdu (1876); Fasulcıyan topluluğuna katıldı 1879’da Ahmet Vefik Paşa tiyatrosunda oynadı; dönüşünde İstanbul’da tuluat ve ortaoyununa devam etti; Temaşahane-i Osmani topluluğunu kurdu (1883) Mısır’a giden oyunculara katıldı (1884) Kuşdili tiyatrosunda oynadı; Trabzon Halep ve Adana’da uzun süreli turneler yaptı.
KEL HASAN EFENDİ
(1874 İstanbul – 1929 İstanbul): Osmanlı Türk tiyatro yöneticisi ve tuluat tiyatrocusu. Küçük İsmail tiyatrosunda sahneye çıktı; Külhanyan ve Papazyan’la birlikte kendi topluluğunu kurdu; Aptal Uşak tipini yarattı; Naşit (Özcan) ve Burhanettin(Tepsi) ile birleşti.
KAVUKLU HAMDİ
(1841 İstanbul-1911 İstanbul): Osmanlı tiyatrocu: Ortaoyunu oyuncusu tuluat tiyatrosunun yaratıcısı. Hacı Bekçi’nin (Han Kolu) topluluğuna girdi; 1873’te Kavuklu’ya çıktı; Güllü Agop’un Osmanlı Tiyatrosu’nda çalıştı: Abdülaziz tarafından saraya alındı Zuhuri Kolu’nun Kolbaşısı oldu birçok senaryo ve tekerleme geliştirdi. |